-
1 gücü yetmek
быть в си́лах / в состоя́нии (сделать что-л.) -
2 yetmek
- er -e1) хвата́ть, быть доста́точнымbuna gücü yetmez — у него́ на э́то не хва́тит сил
bu kâğıt bana yeter — э́той бума́ги мне доста́точно
bu para kitapları almaya yetmez — э́тих де́нег не хва́тит на поку́пку книг
2) достига́ть (какого-л. возраста), дожи́ть (до каких-л. лет)yaşı seksene yetti — он дожи́л до восьми́десяти лет
3) разг. быть самодоста́точным, не нужда́ться в други́х••- yeter ki
- yetmek geç kalmasın -
3 güç
могу́щество (с) мощь (ж) си́ла (ж)* * *I озвонч. -cü1) си́ла, мощь; мо́щностьgücü az — маломо́щный
güç birimi — физ. едини́ца си́лы
gücü yettiği kadar — наско́лько хвата́ет сил
askerî güç — вое́нная мощь
aynı güçte — равноси́льный
beygir gücü — физ. лошади́ная си́ла
faydalı güç — физ. поле́зное де́йствие
irade gücü — си́ла во́ли
kas gücü — му́скульная си́ла
makine gücü — мо́щность маши́ны
ülkenin savunma gücü — обороноспосо́бность / оборо́нная мощь страны́
ruh gücü — си́ла ду́ха
rüzgârın gücü — си́ла ве́тра
2) си́ла, си́лы (как общественная группа и т. п.)barış güçleri — си́лы ми́ра
üretim güçleri — эк. производи́тельные си́лы
3) поте́нция, спосо́бностьödeme gücü — платёжеспосо́бность
satın alma gücü — покупа́тельная спосо́бность
••- gücü yetmek II 1. озвонч. -cüтру́дный, затрудни́тельный, тяжёлыйgüç bir duruma düşmek — попа́сть в тру́дное положе́ние, оказа́ться в затрудни́тельном положе́нии
güç duruma sokmak — поста́вить в затрудни́тельное положе́ние
güç gelmek — а) испы́тывать тру́дности в чём; б) -e показа́ться / быть тру́дным кому
2. озвонч. -cüanlaması çok güç — тру́дный для понима́ния, труднопонима́емый
тру́дность, затрудне́ниеgüçlerden çekinmek — избега́ть тру́дностей; уклоня́ться от тру́дностей
3. озвонч. -cügüçler vara vara düzelir — тру́дности постепе́нно устраня́ются
тяжело́; с трудо́мgücü gücüne, güç halle — с больши́м трудо́м, с больши́ми тру́дностями
güce sarmak — станови́ться тру́дным / затрудни́тельным
См. также в других словарях:
gücü yetmek (veya yetmemek) — eldeki imkânlarla ancak altından kalkabilmek, üstesinden gelebilmek Zaman zaman, şiirin ne olduğunu elimin erdiği, gücümün yettiği kadar anlatmaya çalıştım. O. V. Kanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
yetmek — nsz, er 1) Bir gereksinimi karşılayacak, giderecek nicelikte olmak Hasan ın gücü yetse belki de dayak atacak. H. E. Adıvar 2) e Yeterli sebep olmak Bir sigara bir ormanı yakmaya yeter. 3) Kötü bir davranış, durum, tutum yeterli olmak, kâfi gelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
muktedir olmak — gücü yetmek, yapabilmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
baş etmek (veya edememek) — gücü yetmek (yetmemek), başarı kazanmak (kazanamamak) Biz baş edemezsek dışarıdaki heriflere haber verelim. H. R. Gürpınar Ben onlarla baş etmeye çalışıyordum ki Hasan ın kapısı birden açıldı. E. Bener … Çağatay Osmanlı Sözlük
kadir olmak — güçlü olmak, gücü olmak, gücü yetmek Senin ne habasetlere kadir olduğunu ben bilirim. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
abandırabilmek — i, e Abandırmaya gücü yetmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
aralayabilmek — i Aralamaya gücü yetmek, aralama olasılığı bulunmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
astırabilmek — i, e Astırmaya gücü yetmek veya astırma olasılığı bulunmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
hükmü geçmek (veya hüküm yürütmek) — 1) gücü yetmek, sözü geçmek Ne doğan güne hükmüm geçer / Ne hâlden anlayan bulunur. C. S. Tarancı 2) geçerli, etkili durumunu yitirmek Soğukların hükmü geçti … Çağatay Osmanlı Sözlük
baş edebilmek — (bir kimseyle veya bir şeyle) bir kimseyi yola getirmeye veya bir şeyi yapmaya gücü yetmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
baş gelmek — yenmek, gücü yetmek Bir orduya baş gelir … Çağatay Osmanlı Sözlük